6 Aralık 2017 Çarşamba

Vakıf Başkanı MURAT ARAS, TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) Trakya (Lüleburgaz) Bölge Müdürlüğü'nde (Tarih: 30 Eylül 2015)

Vakıf Başkanı MURAT ARAS, TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) Trakya (Lüleburgaz) Bölge Müdürlüğü'nde (Tarih: 30 Eylül 2015)

Turkıye Petrollerı A. O. Genel Müdürlüğü, Trakya Bölge Müdürlüğü, TPAO-LULEBURGAZ

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü 
Trakya Bölge Müdürlüğü, 
TPAO-LÜLEBURGAZ

BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİ > Trakya TPAO Trakya Bölge Müdürlüğü

BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİ > Trakya
TPAO Trakya Bölge Müdürlüğü
TP, (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı -TPAO-) Trakya Havzasında arama ve sondaj çalışmalarına 1960 yılında açılan Uluman-1 Kuyusu ile başlamıştır. Trakya Bölgesinde yapılan çalışmalar sonucu ekonomik anlamda ilk doğal gaz keşfi 1970 yılında Hamitabat ve Kumrular Sahalarında, ilk petrol keşfi ise 1973-1974 yıllarında K. Osmancık ve Deveçatak Sahalarında açılan kuyulardan yapılmıştır.
Trakya Bölge Müdürlüğü’nce 2014 yılında 240,6 milyon sm³ doğal gaz, 83,4 bin varil ham petrol üretilmiştir.
Trakya Bölge Müdürlüğü’nün İletişim Adresi:
P.K. 39750 Lüleburgaz - Kırklareli
Tel: 288 417 38 90 - Faks: 288 417 22 03
(KAYNAK: http://www.tpao.gov.tr/tp5/?tp=m&id=91)

5 Aralık 2017 Salı

TPAO KIRKLARELİ HABERLERİ & TÜRKİYE PETROLLERİ LÜLEBURGAZ HABERLERİ

TPAO ÇALIŞANLARINA ORGAN BAĞIŞI ANLATILDI
Vahit İŞBAŞARAN/LÜLEBURGAZ(Kırklareli),(DHA)-KIRKLARELİ'nin Lüleburgaz İlçesi'nde, Toplum Sağlığı Merkezi ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı(TPAO) tarafından Organ Bağış Haftası nedeniyle TPAO çalışanlarına bilgilendirme toplantısı yapıldı.
TPAO'daki toplantıda Dr. Harun Eker, katılımcılara organ bağışının önemini anlatıp, Türkiye'de organ bağışının yüzde 80 oranında bağışçıların sağlıklı olduğu dönemde yapıldığını ve kadavradan organ bağışının arttırılması amacıyla bu toplantıyı yaptıklarını söyledi.
2015 yılında 7 bin 704 kişinin organ ve doku naklinin başarılı olduğunu belirten Dr. Eker, "18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeterli sayıda organ yoktur. Ülkemizde yaklaşık 30 bin kişi organ nakli bekliyor. Organ nakillerinin içinde en büyük payı ise böbrek nakli alıyor. En büyük organ kaynağı uygun koşullarda hayatını kaybetmiş kişilerin organlarıdır. Bu durumdaki kişilerin vücut fonksiyonları tamamen tıbbi destekle devam etmektedir ve bu durumu uzun sürede dengede tutmak imkânsızdır. Dolayısıyla kadavradan organ nakli alınabilmesi için zaman çok önemli bir faktördür. Diğer yandan hiç beklenmedik bir anda yakınını kaybettiğini öğrenen bir kişinin organ bağışı için karar vermesini beklemek çok zordur" dedi.
Kişinin organlarının alınabilmesi için mutlaka ailesinin de onayının alınması gerektiğini belirten Eker, "Kişinin bağış kartı olsa dahi yakınlarından habersiz organları alınamaz. Kadavradan organ çıkarma işlemi herhangi bir canlı ameliyat kadar özenle yapılır. Organlar çıkarıldıktan sonra mümkün olduğunca estetik dikişlerle dikilerek, bedenin hiçbir şekilde zarar görmemesine büyük özen gösterilir. İl Sağlık Müdürlüğünde, Hastanelerde, Emniyet Müdürlüğünde ehliyet alımı sırasında, organ nakli yapan merkezlerde, organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vb. kuruluşlarda organ bağışı yapılabilir" dedi.
TPAO İş Güvenliği ve Çevre Koruma Başmühendisi Ebru Minsolmaz
TPAO İş Güvenliği ve Çevre Koruma Başmühendisi Ebru Minsolmaz'da yaptığı açıklamada, ülkemizde 30 bin kişinin organ nakli beklediğini, organ naklinin kutsal bir görev olduğunu belirterek kendisinin de organlarını bağışlayacağını söyledi. Minsolmaz, tüm vatandaşların organ bağışına destek olması gerektiğini sözlerine ekledi. Toplantının ardından İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri kurduğu stantta organ bağışının önemi hakkında bilgilendirmelerde bulunarak organ bağışı yapmak isteyenleri kayıt altına aldı. ((DHA // 07.11.2017) 

22 Kasım 2017 Çarşamba

CHANGE.ORG "KAMPANYA GÜNCELLEMESİ TPAO ÖZELLEŞTİRİLEMEZ hüseyinoglu hüseyinoglu Türkiye"

KAMPANYA GÜNCELLEMESİ

TPAO ÖZELLEŞTİRİLEMEZ

hüseyinoglu hüseyinoglu
Türkiye
18 KAS 2017 — İmza kampanyamızı destekleyenlere teşekkür ederim 2 gündür yayınlamamıza rağmen sonuçlar gayet iyi
LÜTFEN LİNK-İ TIKLA VE SEN DE İMZALA: 
https://www.change.org/p/t-c-cumhurbaşkanı-tpao-kamu-çalişanlari-mağduriyeti/u/22033880

TPAO "ÇALIŞANLARI" TRAKYA: Türkiye Varlık Fonu’ndan İlk İcraat TÜRKİYE PETROLLERİ’Nİ KÜÇÜLTEN BU KARAR KABUL EDİLEMEZ! - Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Trakya Bölge Müdürlüğü EMEKLİ ve Çalışanları

Türkiye Varlık Fonu’ndan İlk İcraat
TÜRKİYE PETROLLERİ’Nİ KÜÇÜLTEN BU KARAR KABUL EDİLEMEZ!
Ülkemizin en önemli ve stratejik kuruluşlarından birisi olan Türkiye Petrolleri A.O. (TP), OHAL döneminde alınan yanlış bir Bakanlar Kurulu Kararı ile küçültülmektedir. Kamu petrol şirketimizi zayıflatacak ve milli güvenlik sorunu oluşturacak bu kararın haklı hiçbir gerekçesi olamaz.
Hükümet enerji politikalarında yeni bir tutarsızlığa imza atmakta ve ülkemizin büyük bir değeri olan TP’yi yeniden parçalamaktadır.
Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/10472 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, TP’nin Sondaj, Workover, Kuyu Tamamlama ve Jeofizik Operasyonları Servis Hizmetleri işlerine ait her türlü araç, iş makinası, kule, gemi, diğer ekipman, malzeme, sondaj park sahaları ve müştemilatı Turkish Petroleum International Company’ye (TPIC) devredilmiştir.
Kurulduğu 1954 yılından bu yana TP bünyesinde yürütülen saha hizmetleri işlerinin artık kurum dışında ve proje bazlı olarak gördürülmesi planlanmaktadır.
Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile TP’nin Adıyaman, Batman ve Trakya Bölge Müdürlükleri bünyesindeki sahalarda ve Ankara Genel Müdürlük'te sondaj, workover, sismik, deniz sismiği ve kuyu tamamlama faaliyetlerine son verildiği ilan edilmiştir.
Yıllardır büyük fedakarlıklarla bu faaliyetleri yürüten petrol işçilerinin ve Petrol-İş Sendikası’nın itiraz ve tepkileri dikkate alınmamıştır. Son olarak Ankara’da TP Genel Müdürlüğü’nde yaptığımız eylemle dile getirdiğimiz gerçekler, ne yazık ki, görmezden gelinmiştir.
Bu karar ile Türkiye Petrolleri’nin tasfiyesinde düğmeye basılmıştır.
Bu karar ile Türkiye Petrolleri küçültülmekte ve entegre yapısı tamamen dağıtılmış zayıf bir şirkete dönüştürülmektedir.
Bu karar ile TPIC devredilen faaliyetlerin sürdürüldüğü kent ve bölgelerde istihdam kaybı yaşanacak, istihdam sürekliliği ortadan kalkacak ve istihdam güvencesizleşecek, bu bölgelerde yaşayan halkımıza ve ekonomiye büyük zarar verilecektir.
TP yönetimi bu kararın ardından bir yanlışa daha imza atmaya hazırlanmaktadır. Kuruluşta SGK emekliliğini hak etmiş çalışanlar gönüllü yaşına bakılmaksızın emekli edilmeye başlanacaktır. TP’de bağıtlanan toplu iş sözleşmesinde emeklilikte 55 yaş sınırı belirlenmiştir. Sözleşmenin ilgili maddesine aykırılık oluşturan bu uygulama, yeni bir hukuksuzluk oluşturacaktır. Kamu istihdamının azaltılması girişimlerine ve haksız KHK’larla yaratılan adaletsizliklere TP’de yenisi eklenmektedir.
Bu yanlış kararlardan derhal dönülmelidir!
Ülke menfaatlerimize, kamu yararına ve Türkiye Petrolleri'nin faaliyet gösterdiği illerde sosyo-ekonomik dengenin sağlanmasına aykırılık oluşturan bu karar iptal edilmelidir.
Geçmişte Türkiye Petrolleri bünyesinden koparılan kuruluşların bir bir özelleştirildiğini biliyoruz. Türkiye Petrolleri özelleştirme politikalarıyla kolsuz kanatsız bırakılmıştır.
Bu nedenle, Türkiye Petrolleri'nin mevcut yapısı mutlaka korunmalı, devredilmek istenen faaliyetler kurum bünyesinde bırakılmalıdır.
Türkiye Petrolleri'nde yapılması gereken, ulusal petrol şirketimizin entegre yapıya yeniden kavuşturulması ve bu yönde politikalar izlenerek TP’nin güçlendirilmesi olmalıdır.
Uyarıyoruz!
TP işçileri ve Petrol-İş Sendikası, Varlık Fonu’na devredilen TP’nin varlıklarının başka kuruluşlara aktarılmasına karşı çıkacak, saha hizmetlerinin TPIC’e devredilmesine ve emeklilik gerekçesiyle istihdam daralmasına tepkisini eylem ve etkinliklerle ortaya koyacaktır.
Türkiye Petrolleri halkındır!
Bu stratejik kuruluşun geleceği ile ülkemizin geleceği birdir. Halka ait değerlerin yeniden yapılandırma adı altında zayıflatılmasına, devredilmesine, satılmasına ve özelleştirilmesine en başta bu kuruluşların teminatı olan Türkiye Petrolleri işçisi ve Petrol-İş karşı çıkacak, Batman, Adıyaman, Ankara ve Lüleburgaz’da başta olmak üzere gerekli gördüğü her yerde eylem ve etkinlik yapmaktan geri durmayacaktır.
Saygılarımızla,
Petrol-İş Sendikası

BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap
1 Yorum
Yorumlar
Tamer Asut Atalarımız öküzün bacadan çıkması için neyi şart koşmuşlar? Sümerbank peşkeş çekilirken Tekel PO Telekom vs vs giderken susanlar Sarı Öküzü verenler değil mi?

BeğenDaha fazla ifade göster
Yanıtla
6
20 Temmuz, 17:21

15 Kasım 2017 Çarşamba

"ALPULLU ŞEKER FABRİKASI" TRAKYA İNSANI İÇİN ÇOK ÖZELDİR, ÖZELLEŞTİRİLEMEZ!..

Halk İçin Bu Kadar "HAYATİ ÖNEMİ HAİZ" Bir Sağlık ve Şifa Üretim Unsurunu Özelleştirmek Haksızlıktır. Hak'sızlık ise: "İnsanlık, Medeniyet, HAK ve HALK Düşmanlığıdır. Dolayısıyla ve Elbette: "ALPULLU ŞEKER FABRİKASI TRAKYA İNSANI İÇİN ÇOK ÖZELDİR.

"ALPULLU ŞEKER FABRİKASI" TRAKYA İNSANI İÇİN ÇOK ÖZELDİR, ÖZELLEŞTİRİLEMEZ!..
Hakan Dedeoğlu
Lüleburgaz
Geçtiğimiz günlerde, bir arkadaşım, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın şeker fabrikalarındaki geçici işçilerle ilgili soru üzerine, “şeker fabrikaları benim gözümün bebeği ama özelleştirilecek” dediğini söyledi. Kendisine “evet, ben de okudum; insan kendi göz bebeğini bir başkasına verecek ya da kiralayacak değil ya” şeklinde karşılık verdim, “Ben yalnızca bir kişiyim, bir kişiyle ne olur demeyen birisiyim. Ben kişisel olarak mücadelenin sınırlarını zorluyorum. Tabii başka çıkarlar peşinde olanlar da sınırları kendileri açısından zorluyor. Ancak asıl olan halktır. Burada belirleyici olacak da yine halkın tavrıdır. Üstelik bu Alpullu Şeker bize Ata’dan emanet…”
ÜSTELİK BU ALPULLU ŞEKER BİZE ATA’DAN EMANET
Diğer taraftan şeker fabrikalarıyla ilgili şaka olmaz. Çünkü bu meşakkatli işi çiftçimiz hala yapmaya çalışıyorsa; geçmiş anılarından başlayarak, toprağının verimliliğini, bereketini, hayvanının ve daha da önemlisi ülkesinin geleceğini düşündüğü içindir. Mesela ülkemizde nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası %15 civarında. Ulus ötesi şirketlere kalsa bu kota daha da artırılır. İktidar ve muhalefet bu konuda uzlaşı içerisinde kotayı artırmadı. Bu önemli bir karar oldu insanımız için. Şimdi gelelim özelleştirme konusuna...
40 KERE“ DÜŞÜNMEK GEREKİR!
Sektörel olarak bakıldığında bazı branşlarda özelleştirmeler konuşulabilir, hatta değerlendirilebilir. Ancak şeker oldukça hassas bir konu, değişik bir içerik ve yapıya sahip. Sayın bakanın daha önceki açıklamasında söylediği gibi “40 kere“ düşünmek gerekir! Yaptım, oldu anlayışı ülke insanımızın geçmişinde olmadığı gibi, mevcut iktidarın geleceğinde de olmamalıdır.
Uzun süredir pancardaki kota sorununu aşmamız sonrası ve de NBŞ’ye dair net bir tavır ortaya çıkmışken tekrar özelleştirmeden bahsetmek doğru olmadı. 4 yıl aradan sonra gerek fabrika olanakları ve gerekse üretici köylümüzün pancar ekimi, sonrasındaki olumsuzlukları çözmüş olması ayrıca bu konuda mücadele vermesi ve kazanması sanıyorum bazı çevreleri rahatsız etti. Ancak NBŞ’nin kesinlikle bir seçenek olamayacağını Pankobirlik Dergi’nin son sayısına bu konuda açıklama yapan uzmanların görüşleri gösteriyor.
TÜRK TARIMINA DA ÇOK BÜYÜK BİR DARBE
ABD’de sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimi durma noktasına geldi, birçok AB üyesi ülke tarafından yasaklandı. NBŞ’nin üretim kotası ABD’de yüzde 10’dan yüzde 2’ye düşürülürken Fransa, Hollanda, İngiltere’de tamamen durduruldu. Türkiye’de ise NBŞ’nin üretim kotası yüzde 10’un üzerinde. Uzmanlar ülkemizdeki NBŞ üretim ve tüketiminin toplum sağlığını olumsuz etkilediğini ayrıca Türk tarımına da çok büyük bir darbe vurduğunu söylüyorlar.
ŞEKER PANCARINDAN YAPILAN ŞEKERİ ÖPÜP BAŞIMIZA KOYMALIYIZ
Mesela kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez nişasta bazlı şekerlerin bir musibet olduğunu belirterek, “şeker pancarından yapılan şekeri öpüp başımıza koymalıyız” diyor.
ALLAH’TAN KORKMALARI LAZIM
(Çünkü: Hak'sızlık doğrudan doğruya Allah'sızlıktır.)
Prof. Dr. İlber Ortaylı da şöyle diyor: “Bence mısır şurubu kullananlar hiç hoş iş yapmıyorlar. Allah’tan korkmaları lazım. Bunu sırf kazanç için yapmaları çok kötü bir şey. Kesinlikle nişasta bazlı şekerlere karşı kampanya açılmalı.”
NİŞASTADAN ELDE EDİLEN ŞEKERİN EN BÜYÜK ZEHİR
Prof. Dr. Canan Karatay ise nişastadan elde edilen şekerin en büyük zehir olduğunu vurgulayarak “bu zehri lütfen ülkemize sokmayalım” diyor ve nişasta bazlı şekerlerin, pancar şekerlerine göre kalp krizi, felç, kanser, Alzheimer ve şeker hastalığının oluşmasında 10 kat daha fazla etkili olduğunu belirtiyor.
AİLELER, ÇOCUKLARINIZIN NBŞ’Lİ ÜRÜNLERİ TÜKETMELERİNE MUTLAKA ENGEL OLMALI.”
Bakın Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut ne diyor bu konuda: “NBŞ lobileri bütün dünya genelinde çok güçlü. Amerika’da FDA (Amerikan Gıda ve İlaç dairesi) dahil birçok kurumu baskı altına alıyorlar, Ülkelerde daha fazlasına kalkışabiliyorlar! Aileler, çocuklarınızın NBŞ’li ürünleri tüketmelerine mutlaka engel olmalı.”
ÜRÜNLERE ‘SAĞLIĞA ZARARLIDIR’ İBARESİ KONULMALI
Son ve çok önemli olarak, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök de ciddi bir noktaya dikkat çekiyor: “Ürünlere ‘sağlığa zararlıdır’ ibaresi konulmalı. Bu koşullar sadece ürünün ulaştığı son birim olan tüketiciye satılan gıda ürünleri için değil, restoran, hastane ve büyük yiyecek içecek tedarikçilerine satılan ürünler için de geçerlidir. Bu yönergeye göre ürünün içindeki malzemeler genetik yapısı değiştirilmiş gıda ürünleri, ambalaj gazları, tatlandırıcılar, aspardam, kinin, kafein, meyan kökü, phytosterol, için etikette özel bir ibare gerekmektedir.”
PANCAR ŞEKERİ DOĞRUDUR, ÇİFTÇİMİZ DÜRÜSTTÜR
Tüm bu açıklamalar bir noktaya işaret ediyor. NBŞ’nin karşısında dimdik duran, hem sağlık hem de ekonomik açıdan çok kıymetli pancar şekerimize sahip çıkmaya devam etmeliyiz. 15 Eylül günü tekrar açılan fabrikamızın işçisinden memuruna kısa sürede ve her konuda gösterdiği adaptasyon sonrasındaki başarı sanıyorum birilerini rahatsız etti.
Ancak doğrular karşısında hiçbir güç dayanamaz.
Pancar şekeri doğrudur, çiftçimiz dürüsttür.
Bundan ötesi teferruattır.
Geleceğine Sahip Çık!
Hakan Dedeoğlu - Lüleburgaz

12 Ekim 2017 Perşembe

TPAO Trakya Bölge Tesisleri'nin güvenliğini sağlamak için TÜBİTAK'la yapılan proje sözleşmesi, "sehven imzalandı" denerek FETÖ'cü Hasan Palaz'ın talimatıyla feshedildi.

TPAO güvenliği tehlikeye atıldı!..
TPAO Trakya Bölge Tesisleri'nin güvenliğini sağlamak için TÜBİTAK'la yapılan proje sözleşmesi, "sehven imzalandı" denerek FETÖ'cü Hasan Palaz'ın talimatıyla feshedildi. Öncelikli stratejik tesis alanı olarak belirlenen bu tesisler, terör örgütlerinin hedefi haline getirildi
(Haber: Cihat Arpacık)
Doğalgaz ve petrolün devlet adına araştırılması, sondajı, üretimi gibi faaliyetleri yürüten Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Trakya tesisleri, FETÖ'cüler tarafından terör örgütlerinin açık hedefi haline getirildi. Birinci derecede stratejik tesis olarak kabul edilen ve çok sayıda terör örgütünün ve yabancı istihbarat servislerinin sabotaj tehlikesiyle karşı karşıya olan TPAO Trakya Tesisleri'nin güvenliği için 2011 yılında TÜBİTAK'la temasa geçildi. Dolum ve depolama tesislerini güvenceye almak için TÜBİTAK'tan bir proje geliştirmesi istendi.
5 AY SONRA FESHEDİLDİ
TÜBİTAK'A 5 milyon dolar ek gelir getirecek proje BİLGEM bünyesinde yeni bir birim kuruldu. TÜBİTAK ile TPAO arasında imzalanan anlaşmada projenin Kınalı 1 ve Kınalı 2, Değirmenköy, Silivri ve Akçakoca Deniz platformu ve Hamitabat, Vakıflar, Deveçatak 1-2 ile Osmancık 1-2 adında hayata geçmesi kararlaştırıldı. Sözleşme dönemin BİLGEM Başkanvekili Alparslan Babaoğlu ve TPOA Trakya Güvenlik Müdürü Abdullah Cevat Burdurlu arasında 29 Temmuz 2011 günü imzalandı. Ancak FETÖ'nün TÜBİTAK imamlarından Hasan Palaz'ın önce BİLGEM Başkanlığı'na getirilmesi projenin de sonunu getirdi. Sözleşme imzalandıktan 5 ay sonra, 28 Aralık 2011'de Hasan Palaz'ın talimatıyla proje sonlandırıldı.
KOMİK GEREKÇE
Projeyi bitiren Palaz, fesih gerekçesinde TÜBİTAK yöneticilerinin sözleşmeyi "sehven" imzaladığı gibi komik bir gerekçe ortaya koydu. TPAO yöneticilerinin konuyu görüşmek için ısrarlı randevu taleplerine ise cevap verilmedi. (Kaynak: Memurlar.net)